Bugün “8 Mart dünya
Emekçi Kadınlar Günü”nü ben de Sabancı Müzesinde sergilenen “Miró”nun
kadınları ile kutladım. 23 Eylül 2014 tarihinde açılmış olan "Joan
Miró. Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar” sergisine gitmek kısmet olmamıştı,
bu gün artık son günü olduğundan kaçıramazdım.
1893
yılında Barcelona’da dünyaya gelen Katalan ressam, ilk sergisini 1918 yılında
sanat eğitimi aldığı Barcelona’da açar. 1920 yılında Paris’e gider ve ‘resmimi
nasıl katledebilirim?’ düşüncesi ile resimlerini simgeleştirme ve yalınlaştırmaya
çalışır. 1925’te Paris’teki ilk sergisi bir sürrealist hareket olarak
yankılanır. Daha sonra seramik, heykel ve baskı resimlerde yapan Miró, 1983’de
ölünceye kadar üretmeye devam etmiş, dünyanın sayılı müzelerinde sergiler açmış
ve onlarca ödül kazanmıştır.
125
eserin yer aldığı sergiyi gezdiğimizde görüyoruz ki, Miró renkleri var; sarı,
mavi, yeşil, kırmızı, siyah ve beyaz. Bunun dışında çok nadir başka renge
rastlıyoruz. Serginin teması gereği resimlerin çoğunda yer alan yıldız, ay ve
güneşi hemen tanıyoruz ama kuşları ve kadınları görmek kolay olmuyor. Hele
1970’lerden sonraki resimlerde bunlar daha da simgeleşmiş. Kadınlar Miró için
hep önemli olmuş, heykellerinde, resimlerinde sık sık önümüze çıkar. Serginin
afişindeki “Şahane Şapkalı Kadın”, “Güneş Kadın”, “Kaçmayı Düşleyen Kadın”, "Gece ve Kadın"....
Serginin tek erkek heykeli olan “Kişi” heykelini sergiler için gezmediğinde
Barselona’daki “Joan Miró Müzesi”nde görebilirsiniz. Kariyeri boyunca doğadan
çok etkilendiğini öğreniyoruz. “Kişi” heykelinin başlangıcının bir badem ve
minik bir çakıl taşı olduğunu öğrenince sanatçıların farklı bir düşünme tarzı
olduğunu kabullenmek gerekiyor. Miró, çok iyi bir gözlemci, gezdiği
mağaralardan, tırmandığı dağlardan, Gaudi’nin eserlerinden, deniz kıyısında
saatlerce hareketsiz kalıp gözlemlediği ufuk çizgisinden parçalara rastlıyoruz
resimlerinde.
Miró gözünü sadece
doğaya dikmez, zorlu savaş yıllarında gittikçe artan bir ilgiyle başka âlemlere
dair hayallerin peşinden de koşar. Bu dönemde ürettiği eserlerin çoğunda
dünyadan kaçmak konulmuş bir merdiven vardır. İç savaş döneminde ülkesinden
ayrı kalan ressamın ülkesindeki huzursuzluğa ve şiddete karşı çıkmak için
kullandığı diğer bir simge ise el izleri.
Son gününde de olsa
sergiyi gezdiğime çok memnun oldum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder