20 Kasım 2014

7.11.2014

Güneş doğuşunu yakalayabilmek için altıda uyandık, odada birer kahve içip, çıktık. Doğudan doğacak güneşi beklerken batıda şeffaf beyaz bir dolunay tüm görkemi ile rol çalıyordu. Güneş yükseldikçe ortam iyice büyülü bir hale geliyordu. Kanyonun ortasında Shiva Temple, Osiris Temple, Keops,..diye adlandırılmış yükseltilerin önce tepeleri aydınlandı. Sonra sanki kırmızı altın bir lava yavaşça tepeden aşağıya yayıldı. Kalabalık bir grup güneşin doğuşunu beklemesine rağmen ortama mistik, büyülü ve ilahi bir hava hâkimdi ki kimse konuşmuyordu. Sadece fotoğraf makinelerinin sesi vardı, çünkü görünüm her saniye değişiyordu. Yinede sonradan fotoğraflara bakınca seyrederken yaşadıklarımı, gördüklerimi tam olarak yansıtmadığını fark ettim. İkinci sabah güneş doğuşuna çıkınca fotoğraf çekmektense seyretmeyi tercih ettim. Aslında Grand Canyon için söylenecek tek şey “anlatılmaz yaşanır”. Gördüklerimi anlatmaya benim kabiliyetim yetmez.





Güneş yükseldikçe altın renk değişiyor, uçuk pembe, yeşil tonlar ortaya çıkıyor önce sanki kanyonun üzerine ince bir örtü örtülüyor, ama yarım saat içinde tüm manzara netleşiyor. Bu sırada sol tarafta dolunay hala bize göz kırpıyordu.



Unesco Dünya Mirası Listesinde yer alan Kolorado nehri üzerindeki Kanyon 500km. uzunluğunda, 2 km. genişliğinde, yüksekliği ise ortalama 1600 metre. Kanyonun kuzey yamacında otel yok ama yaz mevsiminde yürüyüş turları için izin veriliyor. Bu mevsimde Kuzey yamaç kapalı. Güney yamacın ise ancak 60 kilometrelik bölümü gezilebiliyor. Park yönetimi burayı üç ayrı rotaya ayırmış; Mavi Rota (Villge Route), Kırmızı rota (Hermits Rest Route) ve Turuncu Rota (Kaibab/Rim Route). Her rotada genelde 8 – 10 gözlem noktası var. Buralara isterseniz arabanızla gidebiliyorsunuz isterseniz de Parkın içinde bu rotalar arasında işleyen otobüslere binebiliyorsunuz. Bu otobüsler ücretsiz ve her 15 dakikada bir her noktadan geçiyor. Bazı bölgelere özel arabaların girmesi yasak olduğundan aracınızı park edip otobüse binebiliyorsunuz.
Kahvaltıdan sonra otelimizin bulunduğu Mavi Rotadan başlamak istedik. Burası aynı zamanda oteller bölgesi, bizimkinden başka üç otel daha var. Bir saat kadar yürüyüp bol bol fotoğraf çektikten sonra arabamıza binip Turuncu Rotaya gittik. Mavi Rota tam ortada, Kanyona baktığımızda sağ tarafı Turuncu, sol tarafı ise Kırmızı Rota. İlk durağımız “Duck on a Rock”.



Değişik noktalarda durarak son nokta olan “Desert View”e geldik. Burada Kızılderililer tarafından yapılmış gözlem kulesi, içindeki süslemeleri ile görülmesi gereken bir yer. Rotanın sonundaki düşüncemiz ise her noktadan görünümün farklı olduğu idi. Renkler, ortaya çıkan şekiller nasıl bu kadar farklı olabilir?


Daha sonra otelimize dönüp arabamızı parkedip, sadece otobüslerin girebildiği Kırmızı Rota’ya gittik. Sabah bizden gizlenen Kolorado Nehrini her noktada gördük bu tarafta. 


Her noktayı gezdikten sonra güneşin en güzel battığını söyledikleri “Mohave Point” de güneşin batmasını bekledik. Saatler 5.24 e yaklaşırken önce kanyonun alt tarafı karardı. Kararma yukarıya doğru ilerlerken sanki kanyonun üzerine ince bir örtü serildi. Güneş tamamen batınca her şey daha da netleşti.



Son otobüse binip otelimize döndüğümüzde dolunay yine tepemizde muhteşem duruyordu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder