10 Şubat 2015

2.02.2015 Pazartesi

“Virgin Australia” ile sabah dokuzda Brisbane’den Cairns’e uçtuk. Otelimiz “Royal Harbour” ana cadde “Esplanade” üzerinde. Önümüzdeki günlerde hangi turları alacağımıza karar vermek için bir sürü broşür toparlayıp odaya çıktık. Açık mutfağı, salonu ve yatak odası olan, balkonundan önce yeşil bir park sonra kahverengi başlayıp zamanla maviye dönen hafif dalgalı bir deniz görünen şirin bir oda.
Süleyman daha önce birazcık incelediği için ne yapacağımız ana hatları ile belli idi. Yine de turların detaylarına bakıp hangisini alacağımıza karar vermek çok kolay olmadı. Otelden rezervasyonlarımızı yaptırıp öğlen yemeği yemek ve şehri keşfetmek için çıktık. Deniz kenarına inince çok şaşırdık. Deniz çekilmişti. Deniz kıyıdan neredeyse üç metre kadar sonra başlıyordu ve kahverengiydi. Kıyı çamurlu, bataklık gibi gözüküyordu ve kuşlar çamurlar arasında ölmüş deniz canlılarını yemeye çalışıyordu. 



Eyvah, o kadar yol geldik burada da mı denize giremeyeceğiz, Med-Cezir’den dolayı deniz çekilmiştir, yarın bu görüntü olmaz düşünceleri ile otelden “Lagoon”dan başka yerde denize girmeyin dedikleri için “Lagoon”u bulmaya gittik. Bir sürpriz daha… Meğerse “Lagoon”, parkın içinde denize çok yakın bir yerde yapılmış yüzme havuzu imiş. Çimenlerin üzerine havlularımızı sarıp yattık, etrafımızdaki kuşları ve ağaçları inceleyerek hayal kırıklığımızı bastırmaya çalıştık. Yarım saat sonra bir anda gökyüzü karardı ve bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı. Mayolu olmamıza rağmen gölgeliklerin altında yağmurun dinmesini beklemek komik geldi, hızı biraz azalınca çok yakın olan otelimize geri döndük. Tam tropikal iklim, bir saat sonra güneş yeniden parlamaya başlayınca yerler anında kurudu. Bizde çıkıp sahilde yürüdük.
Cairns’de Brisbane gibi sanki Botanik Bahçesinin içine kurulmuş. Sahil boyunca içinde yürüme alanları, bisiklet yolları, piknik köşeleri olan farklı ağaçlardan oluşan çok bakımlı ve geniş bir park uzanıyor. Aslında insanlarda bunun değerini biliyor, sabah ve akşam saatlerinde park spor yapanlarla dolup taşıyor.

Avustralya’nın her şehrinde her parkta muhakkak barbekü köşeleri oluyor. İnsanlar da bunları çok kullanıyorlar. Ama işleri bittiğinde çöplerini atıp, mangalın üstünü temizleyip öyle gidiyorlar.





Otele dönüp balkonda kuş cıvıltıları arasında güneşi batırdık. “Barnacle Bill’s”de deniz mahsullerinden oluşan güzel bir yemek yedikten sonra otele dönerken saat henüz onbir olmasına rağmen çoğu yerin kapandığını gördük. Türkiye’de böyle bir tatil yerinde hayat ancak bu saatlerde başlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder