10 Şubat 2015

3.02.2015 Salı

Altı buçukta alarmın çalması ile uyandık. Bugün “Great Barrier Reef -  Büyük Barrier Resif“e dalmaya gidiyoruz, bir saat içinde marinada olmalıyız. Yüzlerce mercan adasından oluşan Resif Unesco’nun “World Heritage” listesinde olduğundan koruma altına alınmış.
Farklı Mercan adalarına götüren 10 – 15 kadar tur şirketi var. Biz biri “Outer Reef”te, diğeri “İnner Reef”te iki ayrı Mercan adasına götüren “Down Under” firmasına karar vermiştik. 


Sekiz buçukta limandan ayrılan teknemiz bir buçuk saat dalgalı denizde ilerledikten sonra “Hastings Reef”te demirledi. Dalmak isteyenler ve şnorkel yapmak isteyenler ayrı ayrı hazırlanmaya başladı. Paletlerimizi ve gözlüklerimizi takıp denize atladık. Ama bir baktım ki çok fazla kulaç atmamama rağmen dalga beni tekneden çok uzaklaştırmış. Panikle geri yüzmeye ve denizde Süleyman’ı bulmaya çalıştım. Teknenin ipini yakalayınca biraz sakinleşip aşağıda neler var diye incelemeye başladım. Çok derin bir yerde olduğumuzdan hiç mercan göremedim ama bir sürü rengârenk balık vardı. Öğlen yemeği için yanan mangalın kokusu dalgalarla hassaslaşan midemizi etkileyince tekneye çıktık. Ama teknede de durum parlak değildi, her köşede elinde beyaz torba ile oturan suratlar bembeyaz insanlar vardı. Bulantıya karşı birer ilaç yutup koltukta biraz uyukladık. Yiyebilenler yemeklerini bitirince saat bir buçukta ikinci adaya gitmek üzere yola çıktık. On beş dakika sonra “Saxon Reef”te idik. Gerçi ada diyorum ama denizin üzerinde görünen hiçbir şey yok, bunlar mercanların kümelenmesi ile deniz altında oluşan adacıklar. Söylenilenlere göre yüzlerce adadan oluşan resif’de sadece bir düzine kadar ada tatil adası olarak kullanılmaktadır, diğerleri genelde suyun altında.
Çok istemeden de olsa yeniden suya girdik ama gördüğümüz güzellik karşısında büyülendik. Yol boyunca teknedeki televizyon ekranında seyrettiğimiz bütün balıklar ve mercanlar elimizi uzattığımızda değebileceğimiz mesafedeydi. Hayatımda bu kadar büyük ve değişik formlu mercanlar hiç görmemiştim. Etrafımdaki renk cümbüşünü anlatmaya kelimelerim yetmez. Balıklardaki renkler ile mercanlardaki renkler birbirleriyle yarışıyordu, tek kelime ile muhteşemdi. 


29 derecelik deniz suyunda bile bir buçuk saat şnorkel ile yüzünce üşünebiliyormuş. Gitme saatinin geldiğini belirten düdükler çalınca istemeden de olsa tekneye çıktık. Tek üzüntüm su altı kamerası kiralamayıp bu güzellikleri fotoğraflayamamış olmak. Dönüş yolunda denizde sakin olduğundan ikram edilen şarap, peynir ve meyveleri yiyip gördüklerimizi paylaşmakla zaman çok çabuk geçti.
Tekneden saat altıda inip, otele yürürken birazda vitrin baktık. Böyle bir tatil beldesinde Gucci, Louis Vuitton gibi markaların olması hayret verici, ama gelen turistlerin büyük bölümü Japon ve Çinli olunca iş de yapıyorlar doğrusu.
Duş yaptıktan sonra balkon keyfi yaptık. Bu saatte balkonda oturup kuşların serenatlarını dinlemek çok keyifli. “Raw Prawn”da lezzetli bir akşam yemeği, hararetle tavsiye edilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder