Dönerken bir sokakta bu manzara ile karşılaştık.
“Suitcase Rummage Market” diye isimlendirilen bu olayda genelde genç kızlar giyilmiş ama çok eski olmayan giysilerini bavulun içinde sergileyerek satmaya çalışıyorlardı. Sıcaktan korunmak için açtıkları şemsiyeler, şirin giysileri ve önündeki bavulları ile genç kızlar çok farklı bir görüntü sergiliyorlardı.
Son bir kere daha “Kangaroo Point”te yürüdük. Geçen sefer fark etmemişim, önüme çıkan bir tabela son gün “bu nehir neden kahverengi” soruma cevap veriyordu. Anladığım kadarıyla nehir çok sakin gözükmesine rağmen nehir yatağına yakın bölgelerde güçlü akıntılar varmış ve bu akıntılar yataktaki toprağı devamlı hareket ettirdiğinden nehir çamurlu gözükmekten bir türlü kurtulamıyor. Üstelik çok sık yağan güçlü Muson yağmurları da çok fazla derin olmayan nehri karıştırıp daha da kahverengi gözükmesine neden oluyormuş.
Brisbane şehri 5-6 kere sel altında kalmış. 1931 ve bilhassa 1974 yılındaki seller şehre çok zarar vermiş. 1983 yılında biten Wivenhoe Barajı bir dönem bu selleri önlese de, 2011 yılında birazda yanlış planlamayla baraj kapakları açılınca şehir yine sular altında kalmış. Nehirdeki tekneler sürüklenmiş, nehir kenarındaki evlerin üçüncü katına kadar çamurlu sular çıkmış, şu anda zevkle yürüdüğümüz nehir kenarındaki yürüyüş yolları parçalanmış. Meğerse bu yolların çoğu yeniden yapılmış.
Dönünce bavul yapıp, televizyonda Avustralya Açık Tenis Turnuvası finalini seyrettik. Son gece Japon Barbeküsü.
Böylece 18 günümüz bitti Brisnane’de. Yarın Cairns. Bakalım bizi ne güzel sürprizler bekliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder