Akıllı Apartmanda Yaşamak?
Yukarıdaki
fotoğrafta görülen en yüksek bina benim yaşadığım “Meriton Apartments”. Hayatımda
ilk defa “Residence” adı verilen 74 katlı bir gökdelende yaşıyorum. Çok akıllı
bir apartmanımız var. 2402 numaralı dairemize girmek için bize verilen kredi
kartı gibi anahtarı girişteki asansöre okutunca hemen ekranına etraftaki 8
asansörden hangisinin bizi en çabuk 24. kata çıkaracağını yazıyor. Henüz
alışamadım ama hiçbir şeye basmadan hoop 24. kata geliyoruz. Anahtarı bu sefer
kapının kilidine yanaştırınca kapımız da açılıveriyor.
5o metrekarelik bir
daire olmasına rağmen içi çok güzel planlanmış. Açık mutfaklı, bir yatak odası
ve bir salonu olan şirin ve pratik döşenmiş bir ev, çok da basit değil ama her iki odanın
duvarlarında zevkli tablolar bile var. Salonumuzun bir, yatak odamızın iki
duvarı boydan boya cam. Önümüzdeki gökdelenlerin izin verdiği kadarıyla Brisbane
Nehri ve Story Köprüsünü görebiliyoruz.
Aynı otel gibi her
gün evim temizlenip, yatağım yapılıyor. Hatta masanın üzerindeki kahve
bardaklarını bile bulaşık makinesine doldurup, makineyi çalıştırıp gidiyorlar.
Henüz kimseyle karşılaşmadım ama merak ediyorum iki tane bardak için neden bulaşık makinesini çalıştırıyorlar? (nedense
çamaşır makinesinin yanındaki sepete koyduğum kirli çamaşırları henüz
yıkamadılar!!!)
Benim gibi üç hafta
burada kalacak birisi için ideal bir çözüm. Galiba uzun süre burada kalanlara
da isterlerse temizlik hizmeti veriliyormuş. İşten yorgun mu geldin, hemen
beşinci kata in; spor yap, saunaya gir ya da yüz. Evine gel, duşunu yap( hatta
güneş batmamışsa banyo yaparken yarısı buzlu ama üst tarafı normal olan
pencerenden bulutları bile seyredebilirsin).
500 metre civarındaki onlarca lokantadan birine git yemeğini ye, içkini
iç.
Herşey mükemmel
gözüküyor değil mi? Ama ben burada çok da uzun yaşamak istemem. Neden mi?? Camları
azıcık açılıyor ve balkonu yok. Sanırım ben evimin akıllı olmasındansa hava
alabilmesini tercih ederim. Haksızlık etmeyeyim her cam iki parmak kadar
açılıyor, galiba binada benden başka açanda yok.
Beş gündür
buradayım, benden başka katta altı daire var henüz kimseye rastlamadım. Ama
benim beş katlı apartmanımda kapıyı açsan karşı komşun merhaba der, aşağıya
inersin diğer komşu günaydın der, kapıcıya, bekçiye selam verirsin. Bunlar otel
ev gibi, bir koridorun üstünde yedi kapı, hepsi aynı, içinde yaşayanın
özelliğini yansıtmıyor.
Ama gene de
haksızlık etmeyeyim. Ben şehirde yaşamayı seviyorum, bunlarda şehrin göbeğinde.
Market, sinema, alışveriş merkezleri, lokantalar, otobüs, tren durakları 3-5
dakika yürüme mesafesinde. Vee en güzeli nehrin kıyısında şehrin büyük bir
kısmını kapsayan yürüme parkuru var.
Brisbane’de zaten
residence’da oturmasan banliyöde bahçeli evde oturman gerek, aynı Amerika’da
olduğu gibi. Onda da istediğin kadar cam pencere aç ama su almak için bile
arabana binip en azından on dakika uzaklıktaki markete gitmen lazım. Yürümeyi
unutman gerek, hep arabana bağlısın.
Ben en iyisi
şehirde, çok da akıllı olmayan balkonlu bir apartmanda yaşayayım. Yani
Şaşkınbakkal’da Marmara Apartmanında..
Bu da salonumun sağdan
manzarası:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder