19 Ocak 2015

19.01.2015 Pazartesi


Akıllı Apartmanda Yaşamak?
Yukarıdaki fotoğrafta görülen en yüksek bina benim yaşadığım “Meriton Apartments”. Hayatımda ilk defa “Residence” adı verilen 74 katlı bir gökdelende yaşıyorum. Çok akıllı bir apartmanımız var. 2402 numaralı dairemize girmek için bize verilen kredi kartı gibi anahtarı girişteki asansöre okutunca hemen ekranına etraftaki 8 asansörden hangisinin bizi en çabuk 24. kata çıkaracağını yazıyor. Henüz alışamadım ama hiçbir şeye basmadan hoop 24. kata geliyoruz. Anahtarı bu sefer kapının kilidine yanaştırınca kapımız da açılıveriyor.
5o metrekarelik bir daire olmasına rağmen içi çok güzel planlanmış. Açık mutfaklı, bir yatak odası ve bir salonu olan şirin ve pratik döşenmiş bir ev,  çok da basit değil ama her iki odanın duvarlarında zevkli tablolar bile var. Salonumuzun bir, yatak odamızın iki duvarı boydan boya cam. Önümüzdeki gökdelenlerin izin verdiği kadarıyla Brisbane Nehri ve Story Köprüsünü görebiliyoruz.
Aynı otel gibi her gün evim temizlenip, yatağım yapılıyor. Hatta masanın üzerindeki kahve bardaklarını bile bulaşık makinesine doldurup, makineyi çalıştırıp gidiyorlar. Henüz kimseyle karşılaşmadım ama merak ediyorum iki tane bardak için neden bulaşık makinesini çalıştırıyorlar?  (nedense çamaşır makinesinin yanındaki sepete koyduğum kirli çamaşırları henüz yıkamadılar!!!)

Benim gibi üç hafta burada kalacak birisi için ideal bir çözüm. Galiba uzun süre burada kalanlara da isterlerse temizlik hizmeti veriliyormuş. İşten yorgun mu geldin, hemen beşinci kata in; spor yap, saunaya gir ya da yüz. Evine gel, duşunu yap( hatta güneş batmamışsa banyo yaparken yarısı buzlu ama üst tarafı normal olan pencerenden bulutları bile seyredebilirsin).  500 metre civarındaki onlarca lokantadan birine git yemeğini ye, içkini iç.
Herşey mükemmel gözüküyor değil mi? Ama ben burada çok da uzun yaşamak istemem. Neden mi?? Camları azıcık açılıyor ve balkonu yok. Sanırım ben evimin akıllı olmasındansa hava alabilmesini tercih ederim. Haksızlık etmeyeyim her cam iki parmak kadar açılıyor, galiba binada benden başka açanda yok.
Beş gündür buradayım, benden başka katta altı daire var henüz kimseye rastlamadım. Ama benim beş katlı apartmanımda kapıyı açsan karşı komşun merhaba der, aşağıya inersin diğer komşu günaydın der, kapıcıya, bekçiye selam verirsin. Bunlar otel ev gibi, bir koridorun üstünde yedi kapı, hepsi aynı, içinde yaşayanın özelliğini yansıtmıyor.
Ama gene de haksızlık etmeyeyim. Ben şehirde yaşamayı seviyorum, bunlarda şehrin göbeğinde. Market, sinema, alışveriş merkezleri, lokantalar, otobüs, tren durakları 3-5 dakika yürüme mesafesinde. Vee en güzeli nehrin kıyısında şehrin büyük bir kısmını kapsayan yürüme parkuru var.

Brisbane’de zaten residence’da oturmasan banliyöde bahçeli evde oturman gerek, aynı Amerika’da olduğu gibi. Onda da istediğin kadar cam pencere aç ama su almak için bile arabana binip en azından on dakika uzaklıktaki markete gitmen lazım. Yürümeyi unutman gerek, hep arabana bağlısın.
Ben en iyisi şehirde, çok da akıllı olmayan balkonlu bir apartmanda yaşayayım. Yani Şaşkınbakkal’da Marmara Apartmanında..


Bu da salonumun sağdan manzarası:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder