22 Ocak 2015

22.01.2015 Perşembe

Yaz günü üşütmek zor. Süleyman bugün yine kendini iyi hissetmediğinden evde kalıp dinlenmek isteyince, ben de bir haftadır biriken çamaşırları yıkayıp ütüledim ve sonrada iki saat spor yaptım. Bu arada bir haftamızı doldurduk. Bu sürede dikkatimi çekenler:

Bu şehirde obez yok.

Bu şehirde evsiz yok; parklarda, sokaklarda uyuyan kimse görmedim hiç.Bu şehirde içecekler çok pahalı. 1litrelik su 3,5 dolar yani7 lira. İstanbul’da 19 litrelik damacanaya 8 lira verdiğimiz düşünülürse.. Gerçi musluk suyu temiz dediler ama alışkanlık musluktan içemiyoruz. Belki burada da damacana vardır ama markette görmedim. 1 litrelik Kola 4, elma suyu 6 dolar.

Bu şehirde sokak kedisi, köpeği hiç görmedim. Merak ediyorum acaba evinde besleyen var mı? Çünkü köpek dolaştıran hiç kimse görmedim.
Bu şehirde vücudunun çeşitli yerlerine dövme yaptırmış çok insan var.Bu şehrin hem ağaçları, hem kuşları bizden çok farklı. Fırsat buldukça fotoğraflarını çekiyorum. Her akşamüstü tepemizden çığlık atarak uçan yeşil papağanları bakalım çekebilecekmiyim?

Bu şehirde çok Uzakdoğulu, bilhassa Japon var. Nüfusun yüzde kaçını oluşturuyorlar merak ediyorum. Uzakdoğulu ile evli çok Avustralyalı da var.Aslında aynı Amerika gibi zamanında çok göçmen aldığı için binbir milletten insan yaşıyor. Şehirde dolaşırken farklı lisanlar konuşan bir sürü turist olmayan insana rastlayabiliyorsunuz. İngilizce konuşanların bile şiveleri çok değişik. Avustralyalıların şivesi bana İngilizlerden bile farklı geldi, anlamakta zorlanıyorum bazen.

Bu şehirde apartmanlar hep temiz ve bakımlı diye konuşurken dün sabah perdelerimi açınca bu manzara ile karşılaştım. Adamlar ellerinde küçük bir fırça ile boydan boya gökdelenin çatlamış boyalarını tamir ediyorlardı. Allah kolaylık versin, çok tehlikeli bir iş, her gün 8 saat o ipin üstünde…





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder