Sıcaktan şikâyet
ederken bu sabah yağmurlu bir sabaha uyandık. Hem de ne yağmur aynı
Singapur’daki Muson yağmurları gibi. Yaza gidiyoruz denize gireceğiz derken ani
bir sonbahara geçiş oldu. Umarım fazla uzun sürmez.
Süleyman okulda
semineri olduğundan mecburen gitti. Akşamüstü sinemaya gitmeye karar
verdiğimizden bende spor yapıp toparlanıp merkeze yürüyüp mağazaları dolaştım.
Süleyman ile
üniversite dönüşü “Queen Street”de buluşup yürüyünce, Süleyman fark etti ki;
şehrin merkezindeki caddelere hep İngiltere kral ve kraliçelerinin adı
verilmiş. Nehre paralel giden, doğu – batı yönündeki caddeler kraliçe isimleri
ile adlandırılmış. En büyük caddeye Kraliçe Viktorya için Queen Street denmiş,
ona paralel olanlar, Ann, Elizabeth, Mary,.. diye sıralanıyor. Nehre dik olan
caddelerde ise kral isimleri var, Albert, George, William.. Biraz merkezin
dışına çıkınca bu isimler değişiyor, zaten İngilizlerden kalan eski binalara daha
çok bu bölgede rastlanıyor.
Sinema bileti aldığımızda
şok oldum. Bilet 20,5 dolar yani 40 lira, hiç bu kadar pahalı sinemaya
gitmemiştim. Gerçek bir yaşam hikâyesini
anlatan “American Sniper” isimli filme gittik. Bir savaş filmi ama arkasında
düşündüren çok şeyler var. Gittiğimize memnun olduk ama sinema salonu o kadar
soğuktu ki üstümüzde kazağımız olmasına rağmen çok üşüdük.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder