Bugün güne turist
gibi başladık. “Camden Markets”e gittik. Gerek kurulan tezgâhları gerekse
farklı girişleri olan dükkânları gezdik. Burası birçok küçük pazarın iç içe geçtiği bir arena gibi. Daha çok motorcu kıyafetleri,
tişörtler, takılar, hediyelik eşyalar ve bol miktarda yemek tezgâhları vardı ve anormal kalabalıktı.
Bize
çok hitap etmeyince, nehir kenarına indik. Bu bölgede nehir iyice daralıp kanal
gibi olduğundan “Little Venice” olarak adlandırılıyor.
Hava güzel olduğundan
keyifle nehir kenarında yürüyüp, hayvanat bahçesini geçtikten sonra “The
Regent’s Park”a geldik. Günün bu kısmında tam bir Londralı gibi olduk; birer
kahve alıp çimenlere yayıldık, parkın içinde yürüyüş yaptık.
Herhalde Londra’nın
en unutamayacağım özelliklerinden biri parkları ve parkların içindeki göllerdeki
ördekleri, kuğuları. İnsanlara dinlenme ve spor yapma imkânı sunan parkları
güzelleştirenler ise bakımlı çimleri, çiçekleri ve çeşit çeşit ördekleri, kuşları.
Akşamüstü tekrar
turist kalabalığına karışıp “Soho” bölgesini dolaştık. Enteresan barları
lokantaları ve mağazaları olan bir bölge.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder