8. Henry’nin başka
bir sarayını görmeye gidiyoruz bugün. Waterloo metro durağına gidip oradan
banliyö trenine binince yarım saat sonra “Hampton Court”a vardık.
Önce Londra’nın
içindeki “Whitehall Palace”, sonra Greenwich’de ki sarayı gördük. 1514 yılında nehrin
kenarına yapılmış kırmızı tuğlalı Tudor malikânesi kralın en favori sarayı
imiş, altı evliliğinin beşinde balayını burada geçirmiş. Bu evliliklerinin en
meşhuru da, filmi de çekilmiş olan, Anne Boleyn ile olanı. Anne Boleyn ile evlenebilmek
için ilk eşinden ayrılmasına izin vermeyen, Katolik Kilisesinden ayrılıp “Church
of England”ı kuran meşhur kral. İlk çocuğu kız olan Anne, bir türlü erkek
doğuramayınca, krala bir erkek evlat verebilmek için başkasıyla olunca kral onu
öldürtür. 8. Henry öldüğünde üçüncü eşinden olan oğlu tahta çıktıktan kısa bir
süre sonra ölür, ilk eşinden olan kızı Mary de tahtta uzun kalamayınca, Anne
Boleyn’den olan kızı I. Elizabeth tahta çıkar ve 45 yıl ülkeyi yönetir. Ama
evlenmeyip çocuk doğurmayınca Tudor Hanedanı son bulur.
1689 yılında tahta
geçen II. Mary burayı çok sever ve astım hastalığı olan kocasına buranın
havasının iyi geleceğini düşünerek yenilenmesini ister. Eski sarayın bir kısmı
yıkılır ve yine kırmızı tuğlalı ama Barok stili daha şatafatlı bölümler
eklenerek saray daha da büyütülür ve muhteşem bir bahçe eklenir.
1838’de ise Kraliçe
Victoria’nın emriyle bahçeler halkın kullanımına açılır.
Saray gezenler için
çok güzel hazırlanmış. Hatta saat başlarında değişik yerlerde o dönemi anlatan
küçük tiyatrolar bile yapıyorlar. Kulaklıklarımızın yönlendirmesi ile gezdiğimiz
sarayın içindeki en görkemli yeri “Royal Chapel”. Duvarlara asılı goblenler ise
çok değerli imiş. En inanılmaz bölüm ise fabrika gibi çalışıp her gün 600
kişiye yemek yapılan kocaman mutfak bölümü. Bu kocaman mutfağa rağmen ayrı bir
çikolata mutfağı olması komik geldi ama o zamanlar çikolata çok pahalı imiş. Mutfakların
yanındaki lokantada o dönemlerde çok yapılan etli “pie”lardan yiyip biraz
dinlendikten sonra, hâlâ çok bakımlı olan bahçesini de hava soğuk olmasına
rağmen gezdik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder