“Jubilee” metro
hattında “Canary Wharf”dan, yani bizim evden, bir sonraki durak “North
Greenwich”. Bu bölge 2012 Olimpiyatları hazırlıkları döneminde gelişen
bölgelerden. Bilhassa 2000 yılının sonunda, yeni bir bin yılın başlangıcını
kutlamak için, yapılan “Millenium Dome”un açılışı ile bölgeye hareketlilik
kazandırmış. İçinde çok büyük bir konser salonu, sinemalar, lokantalar ve
eğlence merkezleri var. “Emirates Air Line” adı verilen teleferikle Thames
nehrinin üstünde kısa bir tur yapınca “Dome”un üstünden görülen “Canary Wharf”
manzarası oldukça etkileyici idi.
188 numaralı
otobüsle güneye gidince hepimizin başlangıç meridyeni olarak bildiğimiz,
saatlerimizi ona göre ayarladığımız “Greenwich” kasabasına geldik. Burası, genelde
2-3 katlı kiremit evlerden oluşan çok şirin ve tarihi bir kasaba. Limanda 1860’larda
yapılmış, çay taşımada kullanılmış zamanının en hızlı gemisi olan “Cutty Sark”
sergileniyordu. Nehir kıyısında yürüyünce gördüğümüz, 1400’lerde yapılan
8.Henry ve Queen Elizabeth I’in doğduğu, kraliyet sarayı 1876’da Kraliyet Deniz
Kuvvetlerine verilmiş. 1998’de Deniz Kuvvetleri de buradan ayrılınca, bir
bölümü Greenwich Üniversitesinin Konservatuarı olmuş, ikiz kubbelerin altındaki
“Chapel” ve “Painted Hall” gibi bölümleride müze olarak halka açılmış. Hemen arkasında da büyük bir Deniz Müzesi
(Maritime Museum) yer almakta. İkinci kattaki Amiral Lord Nelson’un hayatının
sergilendiği bölüm çok güzel düzenlenmişti, tarihle ilgisi olmayan bir insanın
bile ilgisini çekebilecek nitelikteydi. Müzenin arkasındaki yemyeşil parktan
yürüyerek tepeye çıktığımızda saat altıya yaklaşıyordu ve Greenwich Obsevatory (Gözlemevi)
ziyarete kapanmıştı.
Bahçesinde
oturduğumuzda önce müze, sonra “Old Royal Navy College”, sonra Thames nehri,
sonrada Canary Wharf manzarayı tamamlıyordu. Sol tarafta ise nehrin yaptığı
kıvrımın üstünden Londra silueti gözüküyordu. Nefis bir havada keyifli güzel
bir gün geçirdik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder