22 Nisan 2015

18.04.2015

Bu güzel günde biraz keyif yapıp, havanın ve yeşilliğin tadına varmak istedik. Kahvaltıdan sonra 10 – 15 dakikalık bir metro ile Lonra’nın kuzeyinde “Hampstead”e gittik. Bir zamanlar Lord Byron, John Keats, D.H.Lawrence gibi sanatçıların yaşadığı küçük, şirin, sessiz, sakin bir kasaba burası. Daracık şirin sokaklarında güzel bahçeli evler, küçük antikacılar görmek mümkün. Buranın asıl özelliği ise çok büyük bir parkı olması. Londra’ya çok yakın olduğundan “Countryside in the City” diye reklamı yapılan “Hampstead Heat” isimli parkın 324 hektar büyüklüğünde olduğu yazıyordu bir yerlerde. İçinde 30 civarı göl bulunan bu yeşillikte herkes çok mutlu gözüküyordu; kimisi koşuyor, kimisi yüzüyor, kimisi balık tutuyor, kimisi piknik yapıyor, kimisi de sadece çimenlere uzanmış gökyüzünü seyrediyordu. 



Parkın tek yükseltisi olan “Parliament Hill”den güzel bir Londra silueti görülüyor.
Biraz ilerideki içinde Karl Marx’ın mezarının bulunduğu “Highland Cemetery”e de gitmeye niyetlenmiştik ama çimenlerde uzanıp, ördekleri seyretmek daha cazip geldi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder