Bugün hem Pınar’ın
hem de Rezan’ın tavsiye ettiği “Somerset House” ve içindeki “Courtauld Museum”a
gittik.
Bir ay Londra’da
iken 8. Henry ile yolumuz çok kesişti. 8. Henry, 1547 yılında ölünce oğlu
Edward kral olur. Ama çok genç olan kralın dayısı kendini “Lord Protector” ve “Duke
of Somerset” ilan ederek hem krala hem de krallığa göz kulak olmayı iş edinir. Böyle
bir rütbesi olun kişinin iyi bir evi olması gerektiğini düşünerek araştırmaları
sonucu o zamanki saraya yakın bu bölgeyi beğenerek oradaki bazı evleri ve
kiliseleri yıktırarak kendine “Somerset House” adını verdiği evi yaptırmaya
başlar. Ama Dük’ün yaptığı harcamalar inanılmaz boyutlara ulaşınca, ona karşı
olanların uyarıları sonucu tutuklanır ve1551 yılında idam edilir. “Somerset
House”a I. Elizabeth yerleşir ve kraliçe olana kadar orada yaşar.
Bir dönem ihmal
edilen “Somerset House”, 1775 yılında büyük bir renovasyona girer ve sonrasında
da “Royal Academy of Arts”a ev sahipliği yapar. İçinde geçici sergilerin
yapıldığı üç galeriden başka tekstilci bir ailenin bağışladığı eserlerin
devamlı sergilendiği “The Courtauld Gallery” var. Devamlı sergide Monet, Manet,
Seurat, Van Gogh gibi empresyonist ressamların eserlerini gördükten sonra
geçici sergide İspanya’da lithographik baskıyı ilk kullanan ressamı olan Goya’nın
çok değişik müzelerden toplanmış baskıları “Goya: The Witches and Old Women Album” başlığı altında sergileniyordu. Başka bir galeride de “Maggi Haambling”in “War Requiem&Aftermath”
adlı sergisi vardı. Heykelleri değil ama müzik eşliğinde sunduğu yağlıboyaları
savaşın korkunçluğunu çok güzel yansıtıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder