Dün akşamüstü
Süleyman’ın halasının oğlu Süleyman ve eşi Rezan Philadephia’dan geldiler. Bize
dört metro durağı uzaklığındaki Tenleytown’da oturan arkadaşları Tanju ve
Lale’de kaldılar. Bizi de akşam yemeğine çağırdılar. Onların evi de yürüyerek
metroya 10-15 dakika mesafesinde olmasına rağmen tam bir “suburb”, bahçe içinde
güzel evler, garajlarında güzel arabalar ama etrafta yürüyen, koşan, oynayan
hiç insan yok, tipik bir Amerikan banliyösü. Halloween için süslenen bu ev çok
şirindi.
Lalelerin evi de
çok güzel. Şansımıza havada güzel olunca bahçede yemek yiyip uzun uzun oturduk.
Ne kadar uzak da olsak yine tek konu ülkemizin sorunlarıydı. Uzun zamandır
burada yaşamalarına rağmen internet sağ olsun her türlü konudan herkesin haberi
var.
Her sabah
uyandığımda salonun ortasına kadar giren güneş bu sabah yoktu. Buraya
geldiğimizden beri ilk defa yağmurlu bir sabaha uyandık. Güneşin verdiği enerji
ve neşe olmuyor bende böyle günlerde. Philadelphia’dan gelen kuzenlerimizi
sabah kahvaltısına davet etmiştik. Mutfağımızdaki 4 tabak, 4 çatal-bıçak ile
sofra hazırladım. Güzel, neşeli sohbet ile ışıklanan soframızda yağmuru
unuttuk.
Kahvaltı sonrası
yağmura inat mahallemizin tarihi evlerini görmek için yürüyüşe çıktık. Hep birlikte önünde fotoğraf çektirdiğimiz “Heurich House”ı çok beğendik. Belirli
günlerde gezilen zamanının Alman asıllı ilk bira üreticisinin evini bir gün gelip gezmeye karar
verdim.
Bugün tam aile günü
oldu. Akşamda burada üniversitede okuyan iki yeğenimiz Sinan ve Atilla ile Sinan'ın kız arkadaşı Rachel geldiler. Birlikte bir Meksika
lokantasına gittik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder