16 Ekim 2014

15.10.2014 Çarşamba


Bugün hava durumu yağmurlu gösterince müze gezmeye karar verdim. Bildiğiniz gibi biz 17&P caddelerinin kesiştiği köşede oturuyoruz. Gideceğim müzede 21&Q köşesinde, yani bize yürüme mesafesinde. Fotoğraf makinemi alıp çıkınca, yağmur başlamadan evleri ve renkleri dönmeye başlayan ağaçların fotoğraflarını çektim. İşin doğrusu telefon ile fotoğraf çekmek pratik olduğundan geldiğimizden beri ikinci defa fotoğraf makinemi açtım.
Philips Collection” Duncan Philips tarafından 1921 yılında kurulmuş bir müze. Duncan Philips, finans ve çelik sektöründe yatırımları olan bir aileden gelmesine rağmen Yale üniversitesinde edebiyat üzerine eğitim aldıktan sonra daha çok sanat kitapları yazmış ve modern sanat eserleri toplamaya başlamış. Oturduğu evi zamanla müzeye çevirerek kendisi başka bir yere taşınmış ve 1966 yılında ölünceye kadar müzesini yönetmiş. Kalıcı koleksiyonunda Van Gogh, Renoir, Picasso, Matisse, Rothko gibi birçok sanatçının eserleri bulunmakta. Geçici sergi “Neo-Impressionism and the Dream of Realities” ise Georges Seurat, Paul Signac, Camille Pissarro gibi 15 sanatçının 70 kadar eserinden oluşmakta.  Bilhassa Avrupa’daki müzelerden toplanmış eserlerle oluşturulmuş çok güzel bir sergi.

Müzenin eğitim bölümü haftada üç gün öğlen saatlerinde bünyesindeki değişik eserler hakkında yarım saatlik bir sunum yapıyormuş. Şansıma ben girdikten beş dakika sonra başlayacağını söylediler ve de sevdiğim Amerikalı ressam Georgia O’Keeffe’nin “ Jack-in-the-Pulpit” adlı eseri konuşuldu. Gelen izleyicilerinde katıldığı çok hoş bir sohbet oldu.
Aslında geçen hafta gezdiğim “National Galery of Art”a ait olan eser geçici olarak buradaymış. Ama müzenin kendi koleksiyonunda sanatçının iki eseri daha vardı.
Müzenin değişik yerlerinde İspanyol heykeltıraş Bernardi Roig’e ait flöresan lambalı beyaz adam - “The Man of the Light” heykellerine rastlamak mümkün. En güzeli müzenin iki binası arasına yerleştirilmiş olandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder