8 Ekim 2014

7.10.2014 Salı


Dün gece hayatımda ilk defa bir Amerikan futbolu maçına gittim. Washington Redskins geçen yılın şampiyonu Seattle Seahawks ile oynuyordu. Süleyman çok sever Amerikan futbolu, hep televizyonda seyreder. Bana da kurallarını öğretmişti, o yüzden ben de seyretmeyi severim. Maçlar genelde hafta sonu oynanır, bir de “Monday Night Football” vardır. Geçen sefer Amerika’da yaşarken Pazartesi akşam derslerinden sonra eve geldiğinde maç başlamış olurdu ve maçı seyredip yemek yerdik. Birkaç kere maça gitmek için bilet aramış ama bulamamıştık, nedeni de bütün biletlerin kombine olarak satılmış olması idi.
Şimdi yeni bir sistem başlamış. Kombine bilet sahipleri gidemedikleri maçın biletlerini internetten belli bir siteden satabiliyorlar. Böylece biz de bilet alıp bir maçı canlı seyretmiş olduk.
Biz şehrin kuzeybatısında oturuyoruz, stat ise güneybatıda. Ama bu şehirde metro en büyük kolaylık. 15 metro durağından sonra inince 10 dakika yürüyünce “FedEx Field”e vardık. Stadyum çevresinde arabaları ile gelenler için çok büyük otoparklar vardı. Erken gelenler otoparkta piknik yapıyorlardı (bunun nedenini içeri girince kötü bir hamburger ve biraya 20 dolar verince anladım). Sonradan öğrendim ki maç önesi otopark şamatası da bir adetmiş, üstelik çok da eğleniyorlardı.
“FedEx Field” 80.000 kişilik bir stadyum. 1999 yılında Dan Snyder takımı ve stadyumu satın alınca isim hakkını FedEx’e yıllık 7 milyon dolara satmış. Washington Redskins takımının bütün biletleri kombine olarak satılmış, bilet almak için kuyrukta bekleyen uzun bir liste varmış.
İçeri girdiğimizde takımın “Cheerleader” yani “Ponpon Kızları”nın gösterisi vardı. Sonra takımın bandosu çıkıp iki şarkı çaldı. Seattle takımı sessiz sedasız sahaya çıktıktan sonra ponpon kızlarla birlikte takımın formasını giymiş kadınlar iki sıra halinde dizildiler, büyük tezahürat altında takım kadınların arasından koşarak sahaya çıktı. Sonra yapılan anonstan anladık ki bu hanımlar göğüs kanseri geçirip iyileşmişler. Bu hafta “Breast Cancer Awareness” haftası, şehrin değişik yerlerinde yapılan kampanyalar maçta da devam ediyordu. Girişte dağıtılan pembe kurdeleleri kimisi yakasına, kimisi şapkasına takmıştı. Futbolcuların eldivenleri, tozlukları, hatta bazılarının ayakkabıları bile pembe idi. Ponpon Kızlar da pembe ponponlar kullanıyorlardı, hâlbuki takımın normal rengi bordo. Göğüs kanseri geçirmiş bir şarkıcının milli marşı söylemesinden sonra maç başladı.
Yerimiz sahaya yakın olmasına rağmen herkes ayakta seyrettiğinden üç saat boyunca genelde ayakta idik. Maç çok coşkulu idi, kavga ve küfür yoktu, iki rakip takımın seyircileri yan yana bile oturup medenice seyrettiler. (Birkaç kere de Fenerbahçe maçına gitmiş biri olarak iki stadyumdaki insanların maç seyretme alışkanlıkları arasındaki farkın çok olduğunu söylemeliyim.) Ne yazık ki bizim takım 27 – 17 kaybetti. Ama ne sahaya yastık fırlatan, ne koltukları yerinden söken, ne de küfür eden vardı. Tamamı dolu olan stadyum sakin sakin boşaldı. Metro saatleri de maçın boşalması sırasında daha sıklaştırıldığından pek bir sorun yaşamadan evimize döndük. Keyifli, güzel, uzun, yorucu, unutulmaz bir tecrübe oldu bizim için.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder